Borçlunun malvarlığını üçüncü kişilere devrederek borçtan kurtulma amacı taşıdığı, ancak bu devir işlemlerinin gerçekte “danışıklı” olduğu durumlarda muvazaaya dayalı tasarrufun iptali gündeme gelir.
Muvazaa Nedir?
Muvazaa, tarafların, gerçek iradelerine uymayan bir hukuki işlemi, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla görünüşte gerçekleştirmesidir. Yani borçlu ile alıcının aralarında yaptığı sözleşme geçerli gibi görünse de, aslında malın devri niyetine sahip değildirler. Uygulamada bu durum, borçlunun taşınmazını eşi, kardeşi veya yakınına düşük bedelle satmış gibi göstermesiyle sıklıkla karşımıza çıkar. Ancak mal devredilse de fiilen borçlu kullanmaya devam eder.
Dava Şartları
İcra ve İflas Kanunu’nun 278 ve 279. maddeleri uyarınca muvazaalı işlemler iptal edilebilir. Bu davayı açmak isteyen alacaklı:
-
Geçerli bir alacağının olduğunu,
-
Borçlunun mal kaçırmak amacıyla bu işlemi yaptığını,
-
Alıcının da kötü niyetli olduğunu veya borçluyla yakın ilişkide bulunduğunu ispat etmelidir.
Muvazaanın ispatı kolay değildir, ancak fiilî kullanımlar, hayatın olağan akışına aykırı devir işlemleri, ödeme belgelerinin bulunmaması ve tanık anlatımları gibi dolaylı delillerle ispat mümkündür.
Davayı Kimler Açabilir? Yetkili Mahkeme Neresidir?
Muvazaalı olduğu iddia edilen işlemden dolayı hak kaybına uğrayan herkes tarafından, borçlunun yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde açılabilir.
Muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası uygulamada en çok miras paylaşımı nedeniyle açılmaktadır. Miras bırakan taşınır veya taşınmaz bir malını terekeden ayrı tutmak için seçtiği bir mirasçısına devredip bunu satış gibi gösterebilir. Yine uygulamada en sık rastlanılan bir başka örneği miras bırakanın mirasçılarından birine bağışladığı malvarlığını ölünceye kadar bakma sözleşmesi arkasına gizlemesidir. Bu devirler de muvazaalı işlem olarak kabul edilir:
“…Muris muvazaasında, miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafı, aralarında yaptıkları bağış sözleşmesini genellikle satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizlemektedirler. Başka bir anlatımla, miras bırakan ile karşı taraf malın gerçekten temliki hususunda anlaşmışlardır. Görünüşteki ve gizlenen sözleşmelerin her ikisinde de samimi olarak temlik istenmektedir. Ne var ki, görünüşteki satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesinin vasfı (niteliği) muvazaalı sözleşme ile değiştirilmekte, ayrıca gizli bir bağış sözleşmesi düzenlenmektedir. Görünüşteki sözleşmenin vasfı (niteliği) tamamen değiştirildiğinden, muris muvazaası aynı zamanda “tam muvazaa” özelliği de taşınmaktadır…” (Yargıtay HGK 2017/1-1263 E. 2019/603 K. ve 23.05.2019 tarihli kararı)
Sayın Hukuk Olarak Ne Yapıyoruz?
Sayın Hukuk, tasarrufun iptali davalarında alacaklının hakkını korumak için:
-
Borçlunun yaptığı işlemleri titizlikle inceler,
-
Malın devredildiği kişiyle olan ilişkileri araştırır,
-
Delilleri toplar ve etkili dava dilekçeleri hazırlar,
-
İptal kararı sonrası haciz ve tahsil işlemlerini hızla başlatır.
Unutulmamalıdır ki muvazaaya dayalı işlemler sadece alacaklıyı değil, hukukun bütününü ilgilendiren ve ekonomik güvenliği sarsan işlemlerdir. Bu nedenle yargı, bu tür davalarda alacaklının lehine yorumlar geliştirerek adaleti sağlar.